AMAZONLAR
Rivayet mi,gerçek mi,yoksa hayal mahsulü kişiler miydi amazonlar?
Zaman zaman,Terme'li olan annemin amazon kanı taşıdığını düşünür,hayaller kurar,dörtnal at koştururum Terme sulaklarında..
Aniden bastıran sağanak sonrası, Miliç sahili derelerin denize taşıdığı ağaç ve tahta parçaları ile dolar. Kıyıya vuran dalgaların okşayarak kumsala bıraktığı,aşınmış,güneşte kurumaktan damarları açığa çıkmış,her biri sanat eseri olan bu parçalara aşık olur,hepsini birden toplayıp arabanın bagajına doldurmak isterim.
Son amazon
beşi bir yerde
beş kızdılar..
amazonların ülkesinde
beraber ağlayıp
beraber güldüler.
çok kıymetli idi göğüsleri
tekine bile kıyamadılar.
zaman geldi,
teker teker ayrıldılar.
kalan son amazonun
parmakları arasındaydı artık,
aile yadigarı
mutluluk anahtarı...
Amazon heykelciklerim ,bir Miliç gezisi sonrası şekillendi hayalimde.Bütünleyici unsurlar eksikti sadece.Uzun boylu amazonun yanındaki taş,eskiden üstünde değirmenlerin çalıştığı,kasabayı türküler söyleyerek bölen ve denizle kucaklaşan Değirmendere deresinin sessizleştiği noktadan alındı.Ve derelerin kardeşliği gerçekleşti.Diğer amazonun altındaki taş parçası ise çok uzaklardan ,yine bir sahil kentinden Antalya'dan geldi.Belki Akdeniz korsanlarına esir düşen bir amazonun ayak izini taşıyordu.
Deniz kabuğunda kahkahalar
sabah ezanı serinliği
denizle taşların
vedalaşma anıydı .
ve an,
o andı
yeni hikayelerin başladığı.
güneşi bekliyordu
dalgaların okşadığı
rengarenk taşlar.
ve gecenin karanlığında
yıldızlardan kayıp
deniz kabuğuna gizlenen
annemin kahkahalarıydı
amazon çığlıkları...