27 Ocak 2016 Çarşamba



AMAZONLAR


Rivayet mi,gerçek mi,yoksa hayal mahsulü kişiler miydi amazonlar?
Zaman zaman,Terme'li olan annemin amazon kanı taşıdığını düşünür,hayaller kurar,dörtnal at  koştururum Terme sulaklarında..
Aniden bastıran sağanak sonrası, Miliç sahili derelerin denize taşıdığı ağaç ve tahta parçaları ile dolar. Kıyıya vuran dalgaların okşayarak kumsala bıraktığı,aşınmış,güneşte kurumaktan damarları açığa çıkmış,her biri sanat eseri olan bu parçalara aşık olur,hepsini birden toplayıp arabanın bagajına doldurmak isterim.


Son amazon         


beşi bir yerde
beş kızdılar..
amazonların ülkesinde
beraber ağlayıp
beraber güldüler.
çok kıymetli idi göğüsleri
tekine bile kıyamadılar.
zaman geldi,
teker teker  ayrıldılar.
kalan son amazonun
parmakları arasındaydı artık,
aile yadigarı 
mutluluk anahtarı...

Amazon heykelciklerim  ,bir Miliç   gezisi sonrası şekillendi hayalimde.Bütünleyici unsurlar eksikti sadece.Uzun boylu amazonun yanındaki taş,eskiden üstünde değirmenlerin çalıştığı,kasabayı türküler söyleyerek bölen ve denizle kucaklaşan Değirmendere deresinin sessizleştiği noktadan alındı.Ve derelerin kardeşliği gerçekleşti.Diğer amazonun altındaki taş parçası ise çok uzaklardan ,yine bir sahil kentinden Antalya'dan geldi.Belki Akdeniz korsanlarına esir düşen bir amazonun ayak izini taşıyordu.                                                                                                                                                   


Deniz kabuğunda kahkahalar 


sabah ezanı serinliği   
denizle taşların 
vedalaşma anıydı .
ve an,    
o andı 
yeni hikayelerin başladığı.
güneşi bekliyordu 
dalgaların okşadığı  
rengarenk taşlar.
ve gecenin karanlığında 
yıldızlardan kayıp 
deniz kabuğuna gizlenen 
annemin kahkahalarıydı 
amazon çığlıkları...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder